Sarı Yelekliler ve Burjuvazinin Kalesi Paris’in Yıkımı   (Kapitalizmin Tuhaf Halleri)

Dr. Eyyup AY / Arkeolog

Sarı Yelekliler ve Burjuvazinin Kalesi Paris’in Yıkımı  (Kapitalizmin Tuhaf Halleri)

                                                                   ‘Çünkü Tanrı Orada, Senin Tapınağında Değildir’

 Dijital devrimle birlikte burjuvazi insanlığa önderlik etme vasfını kaybetti. Aydınlanma hareketiyle birlikte yüklendiği öncü misyonu son buldu. Bu bağlamda Sovyetlerin yıkılmasıyla birlikte kendine yönelik tehlikenin ortadan kalmasıyla erdem arayışından vazgeçip dünyevi zevklere daldı. Kapitalizmin ana kavşaklarını tutan Aristokrasi'nin oyuncağı oldu. Hala ciddi ekonomik ve siyasi gücü elinde bulunduran Aristokrat oligarklar yeniden etkinlik kazanmaya, burjuva devrimlerinin orta sınıfların ve yoksul kesimlerin lehine kurduğu ekonomik yapıyı deforme etmeye, kurduğu ulusal devletleri ve uluslararası örgütleri işlevsiz hale getirmeyi başardı. İngiliz Aristokrasisi ve onunla işbirliği içinde bulunan Yahudi sermayesi ‘karakter yoksunu, ahlaksız burjuvazinin’ köküne kibrit suyu dökmeye kararlı. Son yıllarda Amerika’da burjuvaziye öncülük eden elitler, yeni bir değer üretemedikleri gibi eski değerlere bile sahip çıkamadı. Kıta Avrupasındaki burjuvazi zaten çoktan kokuşmuştu. Gidip Yahudi bonkörlere teslim oldu. Yahudi Siyonistler İsrail’i kurup tahkim ettikten sonra burjuvazi ile ilişkilerini kesti. Onları kullanıp, çöpe attı. Artık İngiliz Aristokrasisiyle iş tutmanın daha eğlenceli olduğuna karar verdi. Onun içindir ki oligarkların çıkarlarına artık hizmet etmeyen ulus devletleri dağıtmaya, orta sınıfları ve yoksulları öndersiz, başıboş bir kalabalık haline getirip, köleleştirmeye yöneldi. Ulus devletler için varlıklarını sürdürmenin tek yolu, halklarını sömürmenin ve köleleştirmenin aracı olarak ancak Oligarkların uluslarüstü şirketlerinin bir acentası olarak yaşamasına izin veriliyor. Bu bağlamda kapitalistler ilk önce burjuvazinin kurduğu meslek örgütlerini, sivil toplum kuruluşlarını ve en son siyasi partileri ele geçirerek ulus devletlerin kurumlarını yıprattı, işlevsizleştirdi. Şimdi de insanları köleleştirme sürecine girdi. Daha önce Arap Baharı, Gezi Parkı hikâyesi ve şimdi Paris’teki sarı yelekliler bu köleleştirmeye karşı bir isyan olarak ortaya çıkmış ise de, Kapitalizm bu tip başı-bozuk eylemlerle esas amacı, direniş gösteren halkların, Ulus-Devletlerini diz çöktürmeye zorlamaktır. Burjuva sınıfının önderliğinden ve mücadele birikiminden yoksun çapulcu gelişi-güzel eylemler, ancak ve sadece köleleştirme sürecini hızlandırarak yakın gelecekte sahaya sürülecek Kapitalizmin asker ve işçi robotlarının önünü açar. Büyük yoksulluk içinde kıvranmakta olan altsınıflar da yakında gelecek ve tanrısal devleti kuracak olan İsa Mesih/Mehdi teranesiyle oyalayacaklardır.

Bugün Paris’i, sarıyeleklilerin yakıcı eylemlerinden korumaya çalışan Macron daha dün İstanbul’daki yıkıcı Gezi Parkı Eylemcilerini selamlıyordu. Aslında o da diğer cahil burjuvalar gibi bu tip eylemlerini bir yurttaş eylemi olarak okuyordu. Gerçekte kapitalizmin gücünü ve sinsi planlarını hesaplayamıyordu. Sarıyeleklilerin bugün kendisine sundukları barış maddeleri son derece haklı ve insani talepler içermektedir. İnsanca bir yaşam için gerekli asgari koşullardır. Ancak kapitalistlerin bir organizasyonu olarak Fransa’ya Cumhurbaşkanı yapılan Macron istese bile bu talepleri yerine getiremeyecektir. Kapitalizm tıpkı İstanbul’da olduğu gibi haklı taleplerle ve özünde Anti-Kapitalist olan Gezi Parkı eylemlerini nasıl ki sendika ve sözüm ona sivil toplum örgütleri üzerinden ele geçirip kaos yaratmak istediyse, Paris’teki Sarıyeleklileri de aynı örgütler üzerinden ele geçirecek ve manipüle ederek uzun vadede kendi planlarının bir parçası haline getirecektir. Bundan maksat burjuva devrimlerinin ve ulus devletlerin başkenti olan Paris’i yakıp-yıkarak, Küresel Kapitalizmin patronları olan Aristokrat Oligarklara ve Oligarşiye boyun eğdirmek, diz çöktürmektir.

Aslında her ne kadar ikisi de aynı odak tarafından iktidara taşınmışlarsa da, Macron ile Reis aynı sınıfsal kökenden gelen iki karizmatik liderdir. Birbirleriyle didişeceğine birbirleriyle yardımlaşmak ve Küresel Kapitalizmle mücadele etmek konusunda sokağa dökülen yurttaşlarıyla kol kola girip, ulusüstü şirketleri memleketlerinden kovmayı ve böylece kendi halklarının yanında durmayı tercih edebilirler.

Gerçi Reis bu bağlamda değerli işler yapmadı değil, ancak yeterli değil.

Bakalım Makron ne yapacak….

 

Not:

Külliye’nin Entel-Dantel İşleri Yazı Dizisi Devam Edecek. Sadece Paris’e öncelik verdim.

                                                                                                      

9.12.2018 (Dr. Eyyup AY / Arkeolog)

DİĞER YAZILAR

Külliyenin Entel-Dantel-Bilim-Filim İşleri-2

Külliyenin Entel-Dantel, Bilim-Filim Adamları !..

10 Kasım Atatürk’ü Anma Etkinlikleri ile Dindar-Muhafazakârların Anma Performansları

ANADOLU ÇOCUĞU

ATATÜRK, CUMHURİYET VE BİZ İSLAMCILAR

ANDIMIZ VE LÜMPEN MİLLİYETÇİLİK