2014 5 Mayıs’ında Aramızdan Ayrılan Şair Neyzen Rahmi Durmaz’a...

Mazlum Çetinkaya

2014 5 Mayıs’ında Aramızdan Ayrılan Şair Neyzen Rahmi Durmaz’a...

 

 

Sevgili Kardeşim Rahmi

Yedi yıl olmuş ha!, yol kazılalı, mezar unutalı, dal kuruyalı, söz uçalı…

Nasıl merak ediyorsundur burayı, değil mi! Nasıl özlüyorsundur, kim bilir! Özleme ama kardeşim, özleme, bu dünyanın özlenecek bir çivisi bile kalmadı. Akıl hesap makinesi olmuş ömür biçiyor kalanlara, hani kalanlar da öyle böyle değil, annen anlatıyordur sana, o bizden daha iyi bilir…

Bir evde iki ayaktan fazla bir şey kalmadı, her ev kendine ait bir odaya susmuş, her ev kendine ağlıyor,  hiç kimse kimseye kimse olamıyor.

Yıllar önce sana yazdığım bir mektup vardı, hâlâ duruyor mu bilmiyorum, Kilis’ten bakıp İzmir’e yazmıştım, içinde sadece hatıralar vardı, hatıralardan kalan bir kaç sözün tekrarı. Anılarını Sabo saklıyormuş, anı saklayan Şair Sabo. Şairler anı saklar, acıdan kalan anıları sonra kendine yazarlar…

Dedim şunu bir arayayım, kaç yıl önceydi hatırlamıyorum, niye aradımsa artık!

Aradım, kendime söz geçiremedim. Aradım, kanun duvarı dibindeki bir aşkı sordum ona, önce çıkaramadı seni sonra çıkarttı, insan çıkartıyormuş dedim içimden, insan isterse çıkartıyormuş…

Böyle nasıl da çabuk, böyle nasıl da erkenden çıkartmış dedim! Duruşmam var dedi, kanun duvarındaki bir aşkın duruşması varmış. “Ben Rahmi dedim, o rahmet olsun” dedi, baktım elindeki kararı okuyor, herkes elindeki kararı okuyor!

Bir gün sonra O’nu da aradım, Neyzen Rahmi’nin arkadaşıyım dedim, “zen kimsin?” dedi kadın, ney’i unutup zen’e taktı… Ben “Ney” dedikçe, o “Zen” dedi durmadan. Antep’teki kadir Usta’yı anlattım sonra, o terastan doğru bir radyo sesine düşen o yalnızlığı anlattım, orada düşen ben değildim ki dedi… Kilis yolunda, şimdi savaşın kestiği, o bir zeytin ağacının dalını anlattım, gövdesinde hani konuştuğumuz o karıncaları anlattım sonra, “hatırladım” dedi, karınca kadar küçük bir sözcükle… Kapattım telefonu. Zen, felsefenin kadın hâlidir! dedim içimden.

Baktım gün ortasında canlı ve cansız bütün yayınlar ve rakamlar; aşkın, merhametin ve adaletin duvarına vuruyor! Döndüm kendime bakmaya, baktım bütün arzuhalciler ölmüş. Bir kavgayı ayırır gibi ayırdım sonra kendimi hayattan, hayatı sözcüklerden…

Kardeşim,

Suların, atlasların, aşkların dünyayı terk edip gittiği şu günlerde, çürük vişneleri sağıp reçeller yapan bir kadının güzel ellerine yazıyorum aşkı.

Hep insana inandım, papatyaları sevdimdi inanırken insana, onlara alıştım, küçük bir kentin uykusuzluğuna alışır gibi.

Eski bir apartman içindeki kömür ambarlarına değen başımdan aşağı damlayan bir damla kana teselli oluyorum. Bütün kömür ambarları aşkla ölüm arasındaki kısa mesafe, bir cinayet travması sanki…

En son yine sana yazarken bir gün demiştim ki; yalnızlık şairin diyalektik sürgünüdür, bir cümle daha iliştiriyorum oraya şimdi, aşkı iliştiriyorum. Aşk da, şairin diyalektik ölümüdür. Söyle bunu da eklesin o arzuhalci, en az bir nüsha olsun! Tek nüsha değil mi bütün aşklar nasılsa, yaşanmak üzere değil saklamak üzerinedir hepsi.

 Kardeşim,

Sevgi acıyla derinleşiyor burada, mutluluk unutmakla çoğalıyor!

Tohumcu Ferit de yalnızlığın ve unutmanın tohumunu ekiyormuş senden sonra.

Hüsamettin söz vermiş bu tohumun kitabını yayımlamaya, Sabo dedi, uzatsam gözlerini kaç güneş kopar gövdenden diye de sordu! Zor soruların sahibidir Sabo. Ben niye cevapladım bilemedim!

Gümüşçü Hüseyin’i ilk gördüğümde soracağım ona, sözü en iyi tartan dostunmuş o, eski kitaplar arasında unutmamışsa cevaplarını artık.

Solmaz Zelyut hocan emekli olmuş, denizi asmış bir dağın ardına.

Şiir boşa gitmesin diyor haritadan adını arayan bir şair.

Unutma kardeşim yeni yeni baharlar geliyor ney seslerine!

Akşam oluyor, Düztepe yokuşunu eli arkasında iki şair tırmanıyor, söz sırası tam şiire geldiğinde Antep’le Kilis arasında o zeytin ağacında hüzünlü bir kuş ölüyor.

 

Mazlum Çetinkaya

6.05.2021 (Mazlum Çetinkaya)

DİĞER YAZILAR

Seviyorum Seni Nurgana’da

Antep’te İki Celal

Alleben’de Bir Yağmur Üstümü Örterken

Tarihimiz de Hafızamız Gibi, Yaralı