ATATÜRK, CUMHURİYET VE BİZ İSLAMCILAR

Dr. Eyyup AY / Arkeolog

ATATÜRK, CUMHURİYET VE BİZ İSLAMCILAR

Gündem o kadar yoğunki bugün çok şeyi yazmak isterdim. Mesela, Ak Parti-MHP ittifakının anlam ve önemi üzerine ya da bu ittifakın iki partiyi nasıl aşındırdığını ve köklerine yani kurucu ideolojilerine nasıl yabancılaştırdığını tartışmak isterdim …

Ancak daha öne çıkan Cumhuriyet ile (benim gibi) İslamcılar arasındaki bitmez-tükenmez çelişki ve sorunları tartışmayı tercih ettim. Böylece bir yandan Cumhuriyetin kuruluş yıldönümünü kutlamış, öte yandan 15 yıllık İslamcı bir iktidar sonrasında Cumhuriyet ve Atatürk’e ilişkin bakış açımızı yeniden gözden geçirmiş olacağım.

Bana sorarsanız; muhafazakâr/dindarların ve benim gibi İslamcıların, Gazi Paşa’nın içkisiyle, sigarasıyla ya da metresiyle uğraşmaktan vaz geçmesi gerekiyor. Dahası onun iman sorunu veya öteki dünyada nereye gittiği  de bizi pek ilgilendirmesin. Bırakalım buna Allah karar versin. Bizler daha çok bu millet ve hatta ümmet için neler yaptığına odaklanalım derim ben. Mustafa Kemal dağılmakta olan bir imparatorluktan/saltanattan bugün biz İslamcıların da paylaştığı birçok ortak değere sahip bir Cumhuriyet kurdu. Bugün bizim için de vaz geçilmez olan, Cumhuriyet Rejimi, Parlamenter Demokrasi, Hukuk Devleti, Kadın-Erkek eşitliği Tevhidi Tedrisat ile Modern Eğitim Reformu, kadının da dâhil seçme-seçilme hakları vb. insan hakkını, onur ve haysiyetini yücelten devrimler gibi. Gerçi Türk aydınlanması ve reformlarının kökeni çok gerilere gider; ancak birçoğu sosyal reformdan çok askeri reformlardı. Sultan Abdülhamid ile başlayan sosyal reformlar ise İttihatçılar yüzünden etkili ve efektif bir şekilde yönetilemediğinden İmparatorluğun dağılmasını tetikledi ve bir felaket ile sonuçlandı. Gazi, reformlarını yer yer kanlı da olsa etkili ve kontrollü bir şekilde uyguladı. Belki biraz daha (mesela 2. Dünya Savaşı sonrasına kadar) yaşasaydı; günümüze kadar gelen bazı olumsuzlukları çözme şansı bulabilirdi. Ancak bütün olumsuzluklara rağmen Mustafa Kemal bütün reformlarını hukuki bir temele oturtma gayreti içinde oldu. Bazılarının meşruiyetini dinimizden devşirdi. Denilebilir ki birçok reformu İslam’a uygun yapma gayretini gösterdi. Mesela Saltanatı kaldırıken, ‘Emrehum beynehum şura’ ayetini kendine dayanak yaptı ve bu ayeti Meclis Başkanlığı Kürsüsü’nün arkasına yazdırdı. Hilafeti kaldırırken Peygamber efendimizin vefatından başlayarak, ilk dört halifenin seçilme şeklini ve ardından Emevilerle birlikte hilafetin saltanata dönüşme serüvenini inceledi ve bunu büyük bir yetkinlikle ortaya koydu. Hilafetin kaldırılmasına ilişkin konuşma metnini bunun üzerine inşa etti. Daha büyük bir bilgelikle hilafeti ilga etmedi, yetkilerini Büyük Millet Meclisi’ne tevdi etti. Bugün hala Türkiye Büyük Millet Meclisi ‘hilafet makamı’dır ve aynı yetkilere sahiptir. Dolayısıyla TBMM’ni cumhuriyetin en kutsal yapısı ve makamı olarak görmek hala anlam ve önemini koruyor.

15 yıllık İslamcı Ak Parti iktidarına baktığımızda Atatürk reformlarına yaklaşan değişimlere tanıklık ediyor muyuz?

Hayır!..

 Belki şu denebilir; Gerek Atatürk döneminde ve gerekse ondan sonra Kemalist elitlerin yaptıkları bazı yanlış uygulamaları ortadan kaldırmak için milletimiz lehine bazı icraatlar oldu ve bu icraatlar milletimizi rahatlattı, Cumhuriyeti tahkim etti. Ancak unutmayalım ki Cumhuriyete ve milletimize en büyük düşmanlığı yapan FETÖ terör hareketi bir dini hareketti ve Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı üzerinden Türk toplumunda doğup gelişti. Alçakça bir darbe tezgâhlayarak Atatürk’ün başkomutanlık ettiği Türk Ordusunu kullanarak Hilafetin makarrı ve milli iradenin tecelligahı olan kutsal TBMM’ni bombaladı. Cumhurbaşkanına suikast düzenledi ve yüzlerce vatandaşımızı şehid etti. Ne yazık ki hala benzeri birçok gerici tarikat ve hareketler aynı referanslar üzerinden Türkiye’de gelişip, büyüyor, iktidar nimetlerinden besleniyor. Dahası biz İslamcıların dahi tahammül edemeyeceği nobranlıklar ve zorbalıklar sergiliyorlar. Bir yanıyla İslam öncesi cahiliye dönemi Arap adet ve örflerine diriltiyor, bir yandan milletimizi çağın değerlerinden uzaklaştırarak karanlıklara sürüklüyor, diğer yandan da bu saçma-salak eylem ve varoluş şekillerini Atatürk ve Cumhuriyet karşısında kazandıkları zaferler olarak takdim ediyorlar. Sonuç olarak biz İslamcılar, Cumhuriyetle, kurucu değerleri ve öncüleriyle barışma zamanının gelip, geçtiğini değilse batılı güçlerle işbirliği içinde bulunan gerici, geleneksel tarikat ve cemaatler bu ülkenin birlik ve beraberliğini zehirleyecek, Ortadoğu ülkeleri gibi bizi emperyalistlerin işgaline açık hale getireceklerdir. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. Temel hak ve özgürlüklere zarar vermeden bu karanlık odaklarla mücadele etmeliyiz. Edeceğiz de.

            Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun. Yaşasın Cumhuriyet...

28.10.2018 (Dr. Eyyup AY / Arkeolog)

DİĞER YAZILAR

Sarı Yelekliler ve Burjuvazinin Kalesi Paris’in Yıkımı  (Kapitalizmin Tuhaf Halleri)

Külliyenin Entel-Dantel-Bilim-Filim İşleri-2

Külliyenin Entel-Dantel, Bilim-Filim Adamları !..

10 Kasım Atatürk’ü Anma Etkinlikleri ile Dindar-Muhafazakârların Anma Performansları

ANADOLU ÇOCUĞU

ANDIMIZ VE LÜMPEN MİLLİYETÇİLİK