SURİYELİ İLE EVLENMEK

SURİYELİ İLE EVLENMEK

 

Bekarım ya hani, hangi akrabamla ya da tanıdıkla karşılaşsam hep şu teklifle karşılaşıyorum: “Yav sen de iyi kötü deme bir tane Suriyeli al da içeri at. Hiç olmazsa yemeğini yapar, elbiseni yıkar……

Benim cevabım hep aynı: “Dilini bildiklerimle bile anlaşamıyorum”

Aslında evlilik başka bir alan ama içimizdeki bu “bir şeyleri ucuza kapatma hastalığı” başımızı taştan taşa vurmalarla bedelleniyor. En nihayet yaklaşık iki ay önce bir arkadaşımın kardeşine Adana’da Suriyeli bir kadın bulmuşlar. Pazarlıklar yapılmış. On bin lira başlık parası ve iki yüzük, bir çift küpe ve bir kolye karşılığında satış gerçekleşmiş ve evlenmişler.

Evlenmişler ama evlilik üç gün sürmüş. Üç gün sonra kadın kaçmış. Başladılar bunlar, “ah vah, dolandırıldık!” demeye. “E size müstahak” demek istiyorsunuz, diyemiyorsunuz. İnsanın aklına ister istemez rahmetli Sülün Osman geliyor. O mübarek şöyle bir şey demişti: “Ben hayatım boyunca beni dolandırmak istemeyen hiç kimseyi dolandırmadım!”

Hadi gel de bu felsefik sözün içinden çık çıkabilirsen!
O mübarek insan sonrasında şöyle bir örnekle açıkladı bu cümlesindeki gizemi:
“Elime bir miktar sarı tenekeden kolye, bilezik, beşi birli, zincir falan geçmişti. Ne yapayım, nasıl edeyim diye düşündüm. Bunları paraya çevirmem gerekti. Saat 12.00 civarıydı. Bir kuyumcunun kapısına gittim. Hastanede eşimin yattığını, acilen ameliyat olması gerektiğini, paraya çok ihtiyacımın olduğunu ve elimdekileri bir an evvel paraya çevirmem gerektiğini söyledim. Kuyumcu işinin olduğunu, öğle vakti olduğunu, hemen çıkması gerektiğini belirtti. Ben de yalvardım. Ne olur beyim, çok acil lazım dedim. O da yüzüme baktı, tamam hadi sana bir miktar para vereyim, kasada olduğu kadar dedi. Atıyorum elimdekiler gerçek olsa değeri yüz liraydı, o bana on lira verdi. Mağdur olduğumu görünce hemen kazıklamaya çalıştı. Asıl dolandırıcı o ama zarara uğrayan da o..”

Maalesef Suriyeliler ile aramızdaki ilişki biçimi bu. Tamamını tabi ki tenzih ederim ama bana göre yüzde doksanı böyle. En tepeden en alt kademeye kadar böyle.

Oysa biz masumane (!) bir şekilde Şam Emevi Camiinde ikindi namazı kılacaktık…

Haaa.. Kimin eli kimin cebine girdi, o tartışılır ama evlendik mi, tabi ki evlendik. Allah mutlu mesut etsin…

Ve bugün 13 askerimizin Suriye’de şehit edildiği haberini aldık. Üstelik bir tanesi 2015 yılından beri rehin tutuluyormuş. Neredeyse 6 yıl olacak…

Biz biliyor muyduk? Tabi ki bilmiyorduk. Tıp ki terörist başının kardeşinin kırmızı bültenle arandığını bilmeyip TRT’ye canlı yayına çıkardığımız gibi….

Şehit askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve ülkemize sabır ve başsağlığı diliyorum.

15.02.2021 (Deniz YUSUF)

DİĞER YAZILAR

ÖZGÜR BAŞIM

UZAY Y(Ç)AĞI