Murat Güreş yazdı: YİYECEK ET, İÇECEK SÜT BULAMAYACAĞIZ...

Milyonlarca çiftçinin 5 tane müteahhit etmediği ülkemizde; gübre, mazot, tohum, yem, sulama masrafları, işçilik gibi yüklerin altında inim inim inleyen üretici çiftçi tam anlamı ile “anasını da alarak gidiyor.”

Murat Güreş yazdı: YİYECEK ET, İÇECEK SÜT BULAMAYACAĞIZ...

 

Sosyal medya hesabımdan bir ay önce 20 TL’ye aldığım 5 kilogram yoğurda dün 35 liraya verdiğimi ve artışın yüzde 75 olduğunu belirtmiştim. Bu postun altına pek çok yorum geldi. Özellikle hayvancılığın bittiğini, üreticinin küçük ve büyükbaş hayvanlarını satmaya başladıklarını söyleyenler oldukça karamsar bir tablo çizdiler.

Haklılar mı?

Evet!..

Milyonlarca çiftçinin 5 tane müteahhit etmediği ülkemizde; gübre, mazot, tohum, yem, sulama masrafları, işçilik gibi yüklerin altında inim inim inleyen üretici ve çiftçi tam anlamı ile “anasını da alarak gidiyor.”

Mirasyedi bir ekonomi yönetimi ile cılız muhalefet arasında pres olan toplumun farklı kesimleri kendilerini sırça köşklerdeki pencerelerden izleyenlere artık tencerelerini gösteriyor…

Bahane belle: Üst akıl, dış güçler, faiz lobisi, mandacılar, fırsatçılar, stokçular, manipülasyonular, kıskançlar, siyaseti ekonomiye alet edenler vs. vs…

Anlamsız olsa da ‘neden-sonuç’ ilişkisi oluşturma konusunda genlerimizde yer alan şark kurnazlığı ile laf ebeliği ve tahakkümün tazyiki ile saf koyun gibi sanal bir gerçekliğe inanmamızı istiyorlar.

Mesela kendim; koyun gibi oy verip, balık gibi unutup, arada bir hatırlayınca boğa gibi kızan bir yurttaş olduğumdan kasabın bıçağını, Kaşıkçı Elması gibi görebiliyorum…

Madem yoğurt ve sütle başladık ben de kendi yorumumu paylaşayım: Maya tutmayınca, ayranı kabaran iktidar erki yoğurdum ekşi demiyor, Antep tabiriyle “yanlış da bir nakış” inadıyla piyasalara güven vermeye çalışıyor.

Konuyu biraz daha lokalize edecek olursak, önümüzde şöyle bir sıkıntı var. Biliyorsunuz Tugay Arazisi, Medeniyet Kenti adı altında imara açılacak. Milyarlarca dolarlık rantı içinde barındıran devasa bir dönüşüm projesi. Tartışmalar, itirazlar, davalar, mahkemeler hepsini bir kenara bıraktım. Orada hayvancılık ve süt üreticiliği yapan 10’dan fazla köy var.

Bu bölgede bulunan Akçagöze, Akçaburç, Kızık Hamurkesen, Tekirsin, Dündarlı, Yayıktaş, Çaykuyu, Uğurca, Koçlu, Seymenli gibi kırsal mahaller  Gaziantep’te hayvancılığın yapıldığı ve 70 bine yakın küçükbaş hayvanın bulunduğu önemli bir üretim merkezi…

Arsa rantı; çiftçi, köylü ve üreticiye karşı demek istemiyorum…

Beton-çimento ekonomisinin bizi üretimden kopararak getirdiği noktayı gördük. Sadece tarımsal açıdan değil, sanayi üretimi bakımından da ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Envantere ve planlamaya yönelik bir modelimiz olmadığı için kümelenmeye dayalı bu büyümeyi doğrusu faydalı bulmuyorum.

Bir kentin bütün itirazlarına rağmen, Tugay’da arazi rantı yaratırken; yüzlerce üreticiyi, 70 bine yakın küçükbaş hayvanı kaderine terk eden anlayış da işte bu plansızlığın bir başka tezahürü.

Ama dönem:

Tekeden teleme çalanların,

Her dönem işin kaymağını yiyenlerin,

Bayramı bilmeyen ama ayranı corp corp içenlerin

Her maya ile hamur yoğuranların,

Tereyağından kıl çekenlerin dönemi olduğu için yoğurt ezmek, yazı yazmak, okuduğunu anlamak marifettir deyip karalıyoruz.

Yiyecek et, içecek süt bulamaz isek onun da bir anlamı kalmayacak’

Hepi topu bu yani…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

9.12.2021 (Haber Merkezi)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR