PROKRÜST YATAĞI, AVUKATLAR ve GERÇEKLİK

PROKRÜST YATAĞI, AVUKATLAR ve GERÇEKLİK

Yunan Mitolojisi’ne göre Prokrüst, Atina-Magara Yolu üzerinde yaşayan bir hancı idi. Konuklarını güler yüzle ağırlayan, ağzı laf yapan, güzel sohbet eden biri idi. Ancak gece olunca içinde içindeki acımasız canavar ortaya çıkardı. Misafirlerini kendi adını koyduğu Prokrüst Yatağı’na bağlar, ağızlarını kapatır; eğer boyları yatağa uzun gelirse ayaklarını keser, kısa gelirse mengene ile kemiklerini kıra kıra uzatırdı. Ona göre en ideal ölçü yatağının boyu idi

Son 20 yıldır içinden geçtiğimiz süreci film makinası gibi kafamda yeniden bir sardım. Jenerik olarak Ankara’da halen abluka altında tutulan savunmanın sac ayaklarından avukatlar da  aklıma yeniden Prokrüst’ün Yatağı’nı getirdi…

Sondan başlayacak olursak:

Barolar, çoklu sisteme geçilmesinden ve yargının işleyişinden memnun değil.

Türk Mimar ve Mühendis Odaları, deyim yerinde ise adeta biçildiler…

Yüzbinlerce öğretmen atama bekliyor.

120 bin hemşire aynı şekilde aldıkları eğitimin karşılığını vermek için atama bekliyor.

Genç, hele de üniversiteli işsizliği yüzde 25’lere dayanmış.

Yoksulluk, israf, kayırma, artık normalleşmiş, yolsuzluklar görmezden geliniyor.

Siyasetin arka bahçesi olan sendikalar güçleniyor ama iş hak aramaya gelince ortada yoklar.

Turizm beldeleri, yeşil alanlar, yaylalar, ormanlar talan ediliyor.

Gazeteciler; soruşturma, dava, cezaevi üçgenine sıkışmış kalmış. Aylardır basın kartları verilmeyen, ayrıştırılan, işini yapmaması için bürokrasinin çarkları arasında ezilenlerimiz var.

Çiftçinin ne emeği ne ürünü para etmiyor.

Pandemi süreci esnafın belini büktü. Kimsenin dayanacak gücü kalmadı.

Bilgiye ulaşmanın en kolay olduğu bir çağda, bilgiyi yaymanın bedeli ağır ödeniyor.

Siyaset, seviye ve üslubunu kaybetmiş durumda.

Bu hoşgörü coğrafyası, kutuplaşmış, birbirini tanımayan insanlar dahi kin duygusuna esir olmuş.

İş ve  kadın cinayetlerinde birinciliği kimseye bırakamıyor.

Eğitim yerlerde sürünüyor, 12 sene mürekkep yalamış çocuklar halen üniversite sınavlarında sıfır çekiyor, matematik bilmiyor, ikinci bir dil konuşamıyoruz.

Her işi menfaate ve çıkara dayandıran, ahlakını kaybetmiş bir topluma dönüşmüşüz.

Yoksulluk tavan yapmış ama zengin sayısı artmış. Sakal-sadaka siyasetinin mengenesine sıkışıp kalan acınası bir topluluğa dönüşmüşüz.

Susmak erdem olmaktan çıkarken, konuşmak cesaret işi haline gelmiş.

Sirk çadırında uyumuyoruz ama her sabah, şaka gibi olaylarla uyanıyoruz.

Kriz çıkarabiliyor fakat yönetemiyoruz.

Bilimsel değil, deneme-yanılma, el yordamı ile hareket ediyoruz.

En önemlisi saygıyı yitirdik, sevgiyi kötü yola düşürdük.

Tarihte bahsedilen hasletlerimizin hepsini tek tek kaybettik.

Kulaklar ve vicdanlar sağır oldu.

Görmüyoruz, duymuyoruz, konuşmuyoruz.

Topyekün bir yabancılaşma hastalığına tutulduk.

Her şeyin; ölçüsü, şekli, ruhu, omurgası dönüştürülüyor.

Kimilerinin hoşuna gitmeyecek olsa da bu yazdıklarım ACI GERÇEKLİK

Filmin bu sahnesinde, Prokrüst Yatağı’na daha öncekiler gibi bağlanmak istenenler be defa AVUKATLAR…

Tüm farklıları, ya kırparak, ya uzatarak kendinize benzetmek isterseniz, bunun adı tek-tipçilik olur. Bunu yargı ve sacayakları üzerinden gerçekleşmeye başladığınızda demokrasinin ruhuna Fatiha okunmaya başlanmıştır. Hiçbir şeyin toz pembe olmadığını ama öyle gösterilmeye çalışıldığını sizler de biliyorsunuz.

Üzerinde yaşadığımız bu kadim toprakların artık huzura ihtiyacı var.

Dünyanın en güzel güneşi üzerimize doğuyor ama mutlu uyanamıyoruz.

Biraz hoşgörü, biraz özgürlük…

Hepsi hepsi bu.

***

Ege Denizi’ne adını verdiği sanılan Egesus’un oğlu Theseus  babasını görmek için Atina’ya doğru yola çıkar. Prokrüst, ideal ölçülere getirdiği (!)  diğerleri gibi onu da misafir etmek bahanesi ile işlettiği hana  götürür. Fakat işler umduğu gibi gitmez ve  yatağa bağlayamaz. Bu defa kavgadan Theseus galip çıkar. Prokrüst’ü, kendi yatağına bağlar ve onu, yaptığından farklı olarak baltayla ayaklarını değil başını keserek cezalandırır. Merak edenler içinde, mit işte böyle bitiyor.

***

Bizim Antep’te bir benzetme vardır: Leylek bile leylek iken önce çöpü k.çıyla ölçer, sonra alır yuvasına koyarmış.

Yani bu Prokrüst Yatağı, kesinlikle akıl, ruh ve toplum sağlığına zararlıdır.

Hem de içinden geçtiğimiz bu zor zamanlarda…

 

 

 

 

 

 

 

23.06.2020 (Murat GÜREŞ)

DİĞER YAZILAR

ATATÜRK’E HAKARET EDENLER VE SORUŞTURMA AÇILAN ÖĞRETMEN

ZEKİ ABİ VE BENİM SİNEMAM NİYE YOK?

MAYIS HÜZÜNLERİ

AÇLIK, GURUR ve PATATES TORBASI

SİYASİ SİMGE BAKIMINDAN 128 VE GAZİANTEP’TE MUHALEFET

KULUN OLMAM AMA KÜLÜN OLURUM...

BİR KENTTEN, SAHTE CENNET YARATMAK

"AKREP GİBİSİN KARDEŞİM"

DÜŞ AĞRISI, DİŞ AĞRISI GİBİDİR…