PALAVRA, DEMOKRASİ MEYDANI MESELESİ ve GAZİANTEP VALİSİ

Demokrasi Meydanı'nın, CHP'li Ekrem İmamoğlu'na kapatılması, Gaziantep Valisi Davut Gül, aleyhinde 'iktidar patisine oy istediği şeklinde yorumlanan ve sosyal medyada CHP tarafından paylaşılan görüntüyü Murat Güreş yorumladı.

PALAVRA, DEMOKRASİ MEYDANI MESELESİ ve GAZİANTEP VALİSİ

 

Gaziantep’te, Demokrasi Meydanı denilen, zamanında eski Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan’ın, Kültür Park Projesi bütünlüğü içinde yaptığı bir alan var. Kimilerine göre 30, kimilerine göre tam dolduğunda 50 bin insanı alabilecek büyüklükte bir meydan.

Geçmişte siyasi partilerin propagandaları kapsamında birçok kez miting yapmak için kullandığı bu meydan zaman zaman mülki amirler tarafından birbirinden farklı gerekçelerle özellikle siyasi içerikli toplantılara yasaklandı.

İşte o meydanda bugün 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler çerçevesinde muhalefet partisinin İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mitingi olacaktı. CHP İl Başkanlığı gerekli izinlerin verilmesi için valilik makamına yazılı bir dilekçe verdi.

Valilik cevabında, özetle, “Yok arkadaş, ben sana burayı vermem. Yasal miting alan Kale yanındaki tur otobüslerinin park alanı. Burasını siyasi partiler ve sendikalar ile belirledik” dedi. İşleyişte doğru mu, doğru. Orada bir sıkıntı yok. Mesele, kamuoyu ve muhalefet çerçevesinde tartışıldı. Son karar olarak mitingin yapılacağı yer ve saat belli oldu.

Buraya kadar her normal idi. Ancak dün CHP İl Başkanı Neşet Uçar, sosyal medyada Gaziantep Valisi Davut Gül’ün, içinde yer aldığı bir görüntü paylaşarak, “Gaziantep Valisi Davut Gül AKP milletvekili adayı Abdülhamit Gül ile seçim çalışmasında AKP Genel Başkanına oy istiyor. Takdir 14 Mayıs’ta milletimizindir” dedi.

Adı ‘demokrasi’ ile başlayan ama etrafı sanal bir dikenli tel ile çevrilen bu meydanımsı yer, sembolik olarak parti devletinin, açık alan suretinde bizi ne denli kapalı bir toplum haline getirdiğini ortaya koysa da  asıl sorun, bürokrasiyi  yoğun olarak partileştiren anlayışın meydanda görülen izdüşümüydü.

Aynı zamanda bu fotoğraftaki  devletin en tepesindeki memurdan, el alttaki kamu görevlisine kadar kamuyu partileştiren  iktidarın bu görüntüsü karşısında Gaziantep Valisi’nin, çaresizliğinin  sosyal medyaya değil, meydana düşen benim açımdan üzüntü verici hali idi...

Neden üzüntü verici onu da açıklayayım:

Yarın, öbür gün AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep’te bir miting yapmak için gelecek olursa ona, “Sn. Cumhurbaşkanı, bizim kentimizde mitingler Kale’nin yanındaki tur otobüslerinin park alanında yapılır. Sizin partinizin de içinde bulunduğu bir kurul ile aldığımız bir karar” diyecek otoriteye sahip olamadığı için bugünkü tartışmaların odağında yer alıyor da ondan.

CHP İl Başkanı Neşet Uçar eğer stratejik bir adım atmadı ve kendi deyimi ile ‘AKP’nin milletvekilleri ile birlikte oy isteyen’ Gaziantep Valisi Davut Gül’den, miting yapmak için Demokrasi Meydanı’nı istediyse bunun sittin sene verilmeyeceğini de mutlaka biliyor olmalıydı.

Ama bana göre en can yakıcı sorun şu oldu: FETÖ’cü hainlerin 15 Temmuz kanlı darbe girişimine canları ile karşı koyan 252 vatandaşımız canları pahasına  bu ülkenin demokrasisine sahip çıkmak için meydanlara indiler.  Meydana bu yüzden '15 Temmuz' ibaresi eklendi.CHP ise Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran ve bir asırdır Türk demokrasisi içinde yer alan köklü bir parti değil mi?

MEYDAN, adını, demokrasi ve devamı için canını verenlerden almış ama demokratik düzende siyaset yapan bir siyasi parti içine konulmak istenmiyor. Çelişki işte burada gizli. Gaziantep 15 Temmuz Demokrasi Meydanı'nın, her iki ismi ile her milimetre karesinde ‘demokrasi duygusunu’ bize hissettirmesi ve asil bir şehir meydanı olması, kent kimliği açısından da önemli değil mi?

-Şirketlerin TIR’larına

-Kan bağışı kampanyalarına

-İftar çadırlarına

-Sergilere

-Dini referanslı derneklerin kermeslerine

-Odaların kuruluş yıldönümlerine

-Milli bayramlara

-Adli yılın açılışına

Ve ilgili ilgisiz bir çok etkinliğe ev sahipliği yapan 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nın, amasız ve fakatsız tüm toplantı ve gösterilere, eylem ve etkinliklere, konser ve sanatsal faaliyetlere açılması; yasaksız ve yalın olması şehir adına doğru olan değil midir?

Tunceli'yi görenler mutlaka bilirler. Belediyenin olduğu ana caddede Cumhuriyet Meydanı vardır. Ama halk yıllardır oraya Palavra Meydanı der ve öyle bilir. Türkiye’de sol rüzgarların estiği 70’li senelerde devrimci gençlerin yakında devrim olacağına yönelik politik tartışmalarının yaşandığı bu alana Palavra Meydanı denilmiş ve bu ad günümüze kadar gelmiştir.

Eğer bizler; adaleti, eşitliği, eşitlikçiliği, hukuku, demokrasiyi, tüm kurum ve kuralları ile yerleşik hale getirmez ve geliştirmez ise meydanlara verilen şatafatlı isimlerin hiçbir anlamı kalmaz.

Ekrem İmamoğlu mitingini ha Demokrasi Meydanı’nda, ha Çakmak Mahallesi’ndeki meydanda ha Mazmahor’da köyün en büyük tarlasında yapsın ne fark eder?

Meydanlar ya demokrasi taleplerinin yükseltildiği ve yaşatıldığı yerler olur,

Ya da PALAVRA MEYDAN’ı olur…

Tercih; sizlerin, bizlerin…

O nedenle valiye kimse kızmasın…

 

 

 

 

 

 

 

26.04.2023 (Haber Merkezi)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR