FİLİSTİN’E SAVAŞMAYA GİDEN İLK DEVRİMCİLER GAZİANTEPLİ İDİ

Hamasi nutuklar atmadılar. Klakson çalıp sokak sokak gezmediler. Onlar Filistin'e, Gaziantep'ten giden ve Yaser Arafat'la yan yana çarpışman ilk Türk devrimcileri idi...

FİLİSTİN’E SAVAŞMAYA GİDEN İLK DEVRİMCİLER GAZİANTEPLİ İDİ

 "5 Haziran 1967’de Arap-İsrail Savaşı başladı. Bir gün sonra 6 Haziran 1967’de İstanbul’daki devrimci gençlik örgütleri bir bildiri yayımlayarak “Arap ülkelerini desteklediklerini” net olarak ortaya koydular. Sadece bununla kalmadılar. Henüz 20’li yaşlarında olan Abdülkadir Yaşagün, Mustafa Çelik, Celal Özcan, Ahmet Kınacılar gibi Gaziantepli devrimciler bu duruma kayıtsız kalmadı. Bugün olduğu gibi klakson çalarak konvoylarla şehir turları atıp laf kalabalığı yapmadılar. Filistin’e gidip El Fetih örgütünde İsrail’e karşı Yaser Arafat’ın yanında göğüs göğüse savaştılar. İşte Goran çukurunda İsrail askerleri tarafından öldürülen ve mezarı halen Filistin’de olan Antepli Mustafa Çelik, orada hayatını kaybeden ik devrimci şehitti.

Dönelim biz devrimci gençlerin İsrail’i şiddetle kınayan 1967 bildirisine.

 Bu bildiride gerekçelerini şöyle sıraladılar:

“Çünkü bu savaş, yoksul Arap ülkelerinin saldırgan İsrail’e karşı yaptığı bağımsızlık savaşıdır. Bu savaşın kısa zamanda barışa ulaşması, haklıların saldırganlar karşısında haklarını elde etmesine bağlıdır. Bu savaşın uzaması, Ortadoğu ülkelerinin değil, petrol sömürüsünü sürdürmek isteyen ve iki tarafa da silah satan emperyalistlerin yararınadır.”

Bildiride bir nokta özellikle vurgulandı:

Türkiye’deki üs ve tesisler, Arap ülkelerine karşı kullanılmamalıdır.”

O günlerde, Türkiye’deki üniversitelerde eğitim gören Filistinli, Suriyeli, Iraklı ve Ürdünlü öğrenciler yardım için ülkelerine dönüyordu. Tıp fakültesinde okuyanlar yanlarına çeşitli tıbbi araç ve edinebildikleri ilaçları da alacaktı.Sadece onlar değildi. Ortadoğu’da yaşananlar Türkiye devrimci gençliğinin de en önemli gündem maddelerindendi.

FİLİSTİN’E İLK DEVRİMCİLER GAZİANTEP’TEN GİTTİ

Türkiye’deki devrimciler 1968 yılında Filistin’e destek için yola koyuldu. Daha gençliğinin baharında olan 18 yaşındaki Abdülkadir Yaşargün (Kod adı Mustafa Kemal ) idi; Filistin’de El Fetih saflarına değişik uluslardan katılan direnişçilere genellikle kendi ulusal kahramanlarının adlarının kod adı olarak verilmesi adettendi) ile 19 yaşındaki Mustafa Çelik ilk isimlerdi. Türkiye İşçi Partisi‘ne üye bu iki cesur yürek, kaçak yollardan gittikleri Filistin’de çatışmalara katıldı; Mustafa Çelik şehit düştü. Bu Türk devrimcilerinin Filistin’e verdikleri ilk şehit idi."

FİLİSTİN FEDAİLERİ: ROTA MOSKOVA İKEN FİLİSTİN OLDU  

Filistin’e giden ilk Türk devrimci ve El Fetih’teki il Türk komutan olan Abdülkadir Yaşagün ve arkadaşları oldu.

Filistin’e ilk olarak 1 Ekim 1968 günü, devrimci gençlerden 21 yaşındaki Abdülkadir Yaşargün ve 19-20 yaşlarındaki arkadaşları Mustafa Çelik ile Celal Özcan gitti. Aslında amaçları Moskovaya giderik siyasal eğitim almak idi. Bunun yolu Şam'dan geçiyordu. Ancak burada Sovyet Elçisi’yle anlaşamayınca El Fetih’e katıldılar. Rahmetli Celal Özcan, bunu bana şöyle anlattı:

"Kadir ile Sovyetler Birliği'ne gidememiştik. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Suriye yönetimi bizi takdirle karşıladığı için bir camiye yerleştirmişti. Orada kalıyorduk, orada barınıyorduk. Bir gün avluda oturuyoruz. Tütün sardım. Ama çakmak yok. Birine işaret ettim. Geldi, bize kibritini verdi. Kibritin üzerinde Arapça bir şeyler yazıyordu. Bizimle konuşmaya çalıştı ama olmalı anlaşamadık.. Türkçe bilen bir Arap'a sorduk , "bu kim? diye. Bize Filistinli olduğunu söyleyince kafamızda bir ışık yandı. Emperyalist saldırıya karşı, Arafat'ın yanında olmak için Filistin'e gidecektik. Evet böyle karar verdik. Bizi Filistin'e yolu bilen Suriyeli rehberler götürdü..."

DENİZLERİ DE FİLİSTİNE ONLAR GÖTÜRDÜ

4 aylık eğitimden sonra İsraillilerle çatışmalara girer. 8 Haziran 1969 günü çatışmada Mustafa Çelik şehit olur. Yaşargün bir süre sonra hastalanınca yurda döner. Ancak bu sefer Hüseyin İnan ve 13 arkadaşını Filistin’e götürür. Dönüşte yakalanır. Cezaevinden çıktıktan sonra 12 Mart darbesi olur. Soluğu yine Filistin topraklarında alır. 1972 yılında dönüş yolunda Samandağ’da operasyon sonucu yakalanıp idamla yargılanır ve 15 yıl hüküm giyer. Hapiste 5 yıl yatıp çıkar. Filmlere konu olacak yaşam öyküsünü üç kitaba sığdırır.

Bunların ilki olan ve basılmadan önce redaksiyonuna yardımcı olduğum ‘Filistin Fedaileri’nin tanıtım yazısında bu gidiş şöyle anlatılır:

“Tarih 1 Ekim 1968'di..Onlar iki kişiydiler. İki yiğit yürektiler. Gaziantep'ten çıktılar yola, ölüm tarlalarını kelle koltukta geçerek Suriye'ye ulaştılar. Amaçları SSCB'ne gidip Tıp ya da Ekonomi eğitimi almaktı (bana siyasal eğitim demişlerdi) . Ancak Şam'daki SSCB konsolosluğunda onları bekleyen sürprizle yeni hedefleri Filistin oldu.Türlü badirelerden sonra El-Fetih kampına girerek teorik ve pratik eğitim alan ve Filistinli gerillaların saflarında çalışmalara katılan ilk Türkler onlar oldular. Bu çatışmalarda yüreklerden biri şehit düştü, diğeri sonra tekrar Filistin'e dönmek için Türkiye'ye doğru yola çıktı. Bu kitabın yazarı o iki yürekten biridir. Yıllar sonra anılarını, Filistin'de şehit düşen arkadaşı, Mustafa Çelik ve bu mücadeleye gönül veren şehit düşen diğer yürekler unutulmasın diye yazdı.”

MUSTAFA ÇELİK’İN ANNESİ YILLAR SONRA OĞLU İÇİN NE DEDİ

Oğlu Mustafa Çelik’in 1970 yılında Filistin direnişinde ölümüyle birlikte, 40 yıldır Filistin yönetiminin ve merhum Yaser Arafat’ın ilgisini hiç eksik etmediği Sultan Çelik, Arafat’ın ölene kadar rahat bırakılmadığı belirtti. Aynı şekilde Filistin halkının da bugün aynen liderleri Arafat gibi rahat bırakılmadığını anlatan Sultan Çelik, İsrail yönetimine seslenerek işgale ve ölümlere bir an önce son verin çağrısında bulundu.

FİLİSTİN ANNEYE YILLARCA SÜT PARASI GÖNDERDİ

1970 yılında Filistin’e giderek El-Fetih Örgütü saflarında İsrail’e karşı savaşarak şehit olan oğlu Mustafa Çelik’i Filistin direnişinde kaybeden Sultan Çelik, her yıl Filistin yönetimi tarafından kendisine gönderilen 1000 liralık süt parasını kabul etmemesine rağmen bu paranın ısrarla kendisine gönderildiğini bildirdi. İsrail’in Gazze’ye yönelik işgalini gözyaşlarıyla TV kanallarından izlediğini kaydeden Sultan Çelik, “Bugün haberlerde izlediğim görüntüler karşısında yaşlı yüreğim dayanamıyor. Ağlıyorum, kahrediyorum ama elimden bir şey gelmiyor. İsrail askerleri gözü dönmüş bir şekilde saldırıları karşısında dünya devletlerinin sessiz kalması bizleri daha da üzüyor” diye konuştu.

MUSTAFA BİR GÜN ANİDEN ORTADAN KAYBOLDU

Çelik ailesinin büyük oğlu Mustafa Çelik, Gaziantep Ticaret Meslek Lisesi’ni bitirdiği yıllarda bir anda ortadan kayboldu. Aradan geçen zaman içinde bir akrabasına bir mektup gönderen Mustafa Çelik, Filistin´de bulunduğunu ve El-Fetih’e katıldığını bildirdi. Bu mektubun arasından bir süre geçtikten sonra Çelik´in Filistin´de öldürüldüğü haberi geldi.

AİLENİN ŞAM’DA GÖRÜŞTÜĞÜ ARAFAT,

MUSTAFA’NIN AİLESİNE AYLIK BAĞLADI

Çelik´in ölümünün ardından aile Filistin lideri Arafat tarafından aylığa bağlandı. Parasını her ay bankadan aldığını söyleyen Sultan Çelik, oğlunun Filistin´de İsrail´e karşı çarpışırken öldüğünü gazetelerden öğrendiğini, ancak inanamadığını dile getirdi. Oğlunun ölümünün ardından eşinin Yaser Arafat´la Şam´da görüştüğünü anlatan Sultan Çelik, “Babasına kan parası verilmiş, bana da hesap açıldı. Geçtiğimiz yıllara kadar gidip Şam’dan elden alıyorduk. Daha sonra bankaya  yatırılmaya başlandı.” diye konuştu.

FİLİSTİN’DE SOYKIRIM UYGULANIYOR

Yaser Arafat’ın ardından rahmet okuyan Sultan Çelik, Arafat´ı herkesin sevdiğini, çok çalıştığını ancak bir hükümet kuramadan içine vura vura öldüğünü söyledi. 35 yıl önce Filistin´de hayatını kaybeden Mustafa Çelik´in annesi Sultan Çelik, “Bugün aynı yöntemi Filistin halkı üzerinde oynayan İsrail yönetimini buradan lanetliyorum. Mazlum bir millet olan Filistin halkına yönelik İsrail birliklerinin başlatmış olduğu saldırılarda masum insanlar öldürülüyor. Bu katliamın bir an önce sonlandırılmasını istiyorum” dedi.

Filistin halkının yine ölümle, katliamla, mermi, bomba ve yıkımla karşı karşıya kaldığı bugünlerde bu yürekli insanların ismini bir kez dah aanmayı görev kabul ettim...     Murat GÜREŞ/yurthaberleri.net 

 

KAYNAKLAR: 

*Soner Yalçın

*Filistin Fedaileri

*gaziantephaberler.com

*Kendi arşivim

*Kendi tanıklıklarım

 

 

 

 

12.05.2021 (Haber Merkezi)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR